Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarlarda, herkesin huzur içinde yaşadığı bir köy varmış. Bu köyde, insanları her akşam huzurla uykuya dalmaya teşvik eden, büyük ve ihtişamlı bir ağaç varmış. Bu ağaca Tatlı Uyku Ağacı denirmiş.
Tatlı Uyku Ağacı, her gece dallarını uzatarak yıldızlarla dans eder, yaprakları rüzgarda hafifçe hışırdar, ve köydeki her evin üstünde huzurlu bir ışık yayarmış. Köyde yaşayanlar, bu ağacın altında toplanır, günün yorgunluğunu unutarak birbirlerine masallar anlatırlarmış. Herkes bu ağacı çok sever, ona iyi bakar, ona şarkılar söylerlermiş.
Fakat bir gün, köye bir yabancı gelmiş. Bu yabancı, köydeki insanların huzur dolu hayatını kıskanmış. O da bir zamanlar huzurlu bir yaşam sürmüş, ama hırsı onu karanlık bir yola sürüklemiş. Yabancı, Tatlı Uyku Ağacının gücünü çalmaya karar vermiş.
Gece olunca, tüm köylüler uykuya daldığında, yabancı ağaçta bir şeyler yapmaya başlamış. Kötü niyetli planları ile ağacın dallarını kesmeye başlamış. O an, ağaç acı acı inlemiş, ama köylülerin uykusu derin olduğu için sesini duyamamışlar. Yabancı, ağaçtan düşen yaprakları toplayarak, köyün huzurunu bozmaya çalışıyormuş.
Gün doğarken, köylüler uyandıklarında, Tatlı Uyku Ağacı’nın yaralandığını görmüşler. Herkes büyük bir üzüntü içinde toplanmış. Bu durumda, ağaç onlara bir şeyler söylemek istemiş ama sesi bir türlü çıkmamış. Köyün bilgesi, yaşlıca bir kadın, hemen ağaçta bir şeylerin yanlış gittiğini anlamış.
“Eğer Tatlı Uyku Ağacı’nın iyileşmesini istiyorsak, ona sevgi ve umutla yaklaşmalıyız,” demiş yaşlı kadın. Herkes, ağaç etrafında toplanarak ona sevgi dolu sözler söylemeye başlamış. Onun için şarkılar söylemişler, dualar etmişler.
Günler geçtikçe, ağaç kendini toplamakta zorlanıyormuş. Bir gece, köyün çocukları ağaç altında toplanmış ve ona masallar anlatmaya başlamışlar. Her masal, ağacın dalını biraz daha güçlendirmiş. Çocukların neşesi, ağacın kalbinde bir umut ışığı oluşturmuş.
Bu durumdan habersiz olan yabancı, tekrar ağaçla uğraşmaya karar vermiş. Ama bu sefer, köylüler ona karşı birleşmişler. Yabancıya, “Senin hırsın bizi asla yıkamaz!” diye haykırmışlar. Köyün insanları, birlik olmanın gücünü göstermiş. Yabancı, köyün birliğinden korkarak, orayı terk etmiş.
Yabancının gidişinden sonra, Tatlı Uyku Ağacı yavaş yavaş iyileşmeye başlamış. Her gün, köylüler ona sevgiyle yaklaşmış, yaprakları yeniden filizlenmiş. Ağaç, bir zamanlar olduğu gibi, huzur verici ışığını yaymaya devam etmiş.
Artık köyde her şey daha güzel, daha huzurlu olmuş. İnsanlar, bir araya gelip masallar anlatmaya, şarkılar söylemeye devam etmişler. Tatlı Uyku Ağacı, köyün neşesi ve huzur kaynağı olarak kalmış. Her akşam, köylüler onun altında toplanır, sevdikleriyle bir arada olmanın mutluluğunu paylaşırmış.
Ve böylece, Tatlı Uyku Ağacı, sevgi ve birliktelik ile büyümeye, köydeki herkese huzur vermeye devam etmiş.